Bu makalede Stanley Schachter’in iki faktörlü duygu teorisini tartışacağız.
Deneyim Olarak Duygu
Bir akşam basketbol maçından eve dönerken karanlık bir yolda giden Şeyma, ters yönden kendisine doğru gelen başka bir arabayı görür. Aniden araba şeridine girer ve birkaç korkunç dakika boyunca her iki aracın da kafa kafaya çarpışmak üzere olduğunu anlar.
Şeyma’nın avuç içi terlemeye başlar ve kalbi vurmaya başlar. İki arabanın çarpışırsa ciddi şekilde yaralanacağını biliyor. Şeyma yoğun korku hissetmeye başlar. Son dakikada yaklaşmakta olan araba, şeridine geri dönüyor ve Şeyma’ya vurmaktan neredeyse kaçıyor. Peki Şeyma’nın duygusal olarak ne yaşadığını nasıl açıklayabiliriz? Bunun bir yolu Schachter’in iki faktörlü duygu teorisine bakmaktır.
İki Faktörlü Duygu Teorisi
İki faktörlü duygu teorisi, 1960 yılında Stanley Schachter ve Jerome Singer tarafından geliştirilmiştir; Schachter-Singer Teorisi olarak da adlandırılır. Schachter ve Singer’a göre, duygularımız biyolojik ve bilişsel bir sürecin sonucu olan fiziksel uyarılmanın ve düşüncelerimizin ürünüdür.
Teoriye göre uyarıcı bir olaya maruz kaldığımızda, az önce neler yaşadığımızı anlamanın bir yolunu buluruz. Örneğin, fizyolojik uyarılmayı bilişsel olarak etiketlememize yardımcı olmak
için çevremizde ve geçmiş deneyimlerimizde ipuçları ararız. Kaçınılmaz olarak, uyarıcı olay terleme, artmış kalp atış hızı, ağır solunum ve diğer ilgili semptomlar gibi bazı fiziksel semptomlara yol açar. Sadece bu düşünceler ve semptomlar ortaya çıktıktan sonra belirli bir duygu yaşarız.
Fizyolojik uyarılmamızın birkaç farklı duygu için aynı olabileceğini belirtmek önemlidir, bu yüzden bilişsel etiketler çok önemlidir. Uyarılmanın kendisi yeterli değildir; uyarılmayı tanımlamamız da gereklidir.
İşte Teori
Şeyma’nın karanlık yoldaki yakın kazasına bir göz atalım. Yaklaşan arabanın şeridine saplanması, uyarıcı olaydır. Şeyma olayı yaşadığında, kalbi daha hızlı ve daha sert bir şekilde atmaya ve terlemeye başlar. Terli avuç içi arabasının direksiyon simidini kavrarken Şeyma, fizyolojik tepkisini ‘Korkarım’ olarak etiketler. Sonuç olarak Şeyma korku duygusunu yaşar.
Şeyma ertesi günü yoldaki yakın çağrısından kurtulmak için evde geçirirken, arkadaşı Şevval evde televizyon izliyordu. Şovun ortasında kapı zili çaldı. Şevval kapıyı açtığında, üzerinde bir yay bulunan büyük bir kutu buldu. Kutu içeri sürüklenemeyecek kadar ağırdı, bu yüzden Şevval paketi kapı önünde açmaya başladı.
Zirveyi açtığında, bir yıldan fazla bir süredir yurtdışına konuşlandırılan ABD ordusunun bir üyesi olan kocası çıktı. Şevval’in kalbi atmaya başladı ve nefesi kısa ve hızlı oldu. O anda Şevval yanıtını sevinç olarak yorumladı ve yoğun bir mutluluk hissi yaşadı.
Ders Özeti
1960’lı yıllarda Stanley Schachter ve Jerome Singer tarafından geliştirilen, Schachter-Singer teorisi olarak da bilinen iki faktörlü duygu teorisi, duygu deneyimimizin iki şeye bağlı olduğunu önermektedir; fizyolojik uyarılma ve uyarılmanın bilişsel yorumu. Fizyolojik uyarılma örnekleri arasında terleme, ağır nefes alma ve artmış kalp hızı bulunur.
Bir olayı bilişsel olarak yorumlamak için çevremize, ipuçları için geçmiş deneyimlere bakarız. Uyarıcı bir olayın yaşanması ya da o olayın bilişsel olması yeterli değildir, ikisini de deneyimlemeliyiz. Uyarıcı bir olayı yorumladığımızda ve bu fiziksel uyarılmaya neden olduğunda, bu uyarılmanın üzerine bilişsel bir etiket koymalıyız. Ancak o zaman bir duygu yaşayabiliriz.